Doğru kaynaklardan paylaşılmış ve buraya taşınmış ilginç veya bilinmesi gereken bilgileri burada toplayacağım. Tek okuyuşta bilgilerimiz güncellenecek ve dağılmadan taze kalacak. Paylaşımları yapanların adlarını bilginin altına eklerim.
Sevgilerimle
1) Karıncalar Uyur mu?
Bir karınca kolonisini izlediyseniz, muhtemelen etrafta hiçbir şey yapmadan duran karıncaları fark etmişsinizdir. Bu şu soruya yol açar: Karıncalar uyuyor mu?
Pek çok mirmekolog, laboratuvar kolonilerindeki karıncaların belirli bir bölümünün hiçbir şey yapmadan çok fazla zaman harcadıklarını fark etmiştir. Blaine Cole (1986), Leptothorax allardycei'nin işçilerinin zamanlarının % 55'ini dinlenerek geçirdiğini ve bildirmiştir. Nigel Franks'in grubu, yuvadaki Leptothorax acervorum işçilerinin zamanın %72'sinde ve toplayıcıların %15'inde hareketsiz olduğunu ve Temnothorax albipennis işçilerinin küçük gruplarda yaklaşık aynı zaman yüzdesinde hareketsiz olduğunu yazıyor .
Bu bilim adamlarının hiçbiri aslında karıncaların uyuduğunu söyleyecek kadar ileri gitmedi.
2009'da Deby Cassill geleneği bozdu ve karıncalarda belirli dinlenme dönemlerini “uyku” olarak adlandırdı. Ateş karıncalarıyla çalışırken, karıncaları yapay bir yuvada videoya aldı. Üç kraliçe, 30 işçi ve 30 larva ile yapay bir koloni yarattı. Antenlerin duruşunu ve pozisyonunu kontrol ederek, kraliçelerin her şekerleme başına 6 dakika boyunca günde 90 kez uyudukları, oysa işçilerin günde 250 kez, bir seferde yaklaşık bir dakika uyudukları sonucuna vardı.
Kraliçe ateş karıncaları, nispeten uzun, derin uykulara dalarlar ve her gün ortalama dokuz saat boyunca uyuklarlar. Buna karşılık, işçiler sadece yarısı kadar uyurlar ve yüzlerce kısa şekerleme yaparak dinlenirler. Bu dinlenme bölümü, kraliçelerin neden yıllarca yaşadığını, işçi karıncaların ise genellikle sadece aylarca yaşadığını açıklamaya yardımcı olabilir. Ayrıca, koloniyi korumak ve hizmet etmek için herhangi bir zamanda yeterli sayıda işçi karıncanın uyanık olmasını sağlar. İşçilerin çok sayıda ve kısa uykuları, yuvadaki işlerin asla başıboş kalmaması anlamına gelir. İhtiyaç olduğunda her zaman bir işçi bulunur.
İş yavaş olduğunda işçiler daha çok uyur.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. ( Paylaşan: @hasany )
2) Nanitik işçiler ?
Nanitik işçiler, ilk doğan yani birinci nesil dediğimiz işçilerdir, nanitik işçiler diğer nesil işçilere göre daha küçüklerdir. Bu işçilerin işleri diğer nesillerdeki işçilere göre daha çok diğer nesilleri yetiştirmektir. Ayrıca bu durum tüm karıncalar için geçerlidir. Nanitik işçiler pek fazla keşif yapmazlar, daha çok yumurtalar ile ilgilenirler.
Bu sebeple kraliçe karınca bulduğumuz zaman ilk doğacak olan işçilerin nanitik olduğunu bilmeliyiz. Peki bu neden bu kadar önemli? Eğer ikinci nesile geçmemiş bir koloniyi outworld'e ya da bir formikaryuma bağlamak istiyorsanız bu durumu bilmeniz gerekir. Outworld'e yerleştireceğiniz besinleri hiç fark etmeyebilirler. Tabii ki bu ihtimaller dahilinde olan bir şeydir. 1 nesil işçilerde keşif yaparlar fakat diğer nesillere göre daha az yaparlar. Ben bu durumu Tetramorium cinsi kolonimde tecrübe etmiştim, bir keresinde daha 7-8 işçiye sahip tetramorium kolonimi outworld'e bağlamak istemiştim fakat işçilerin outworld'e yerleştirdiğim besini fark etmediklerini gözlemledim ve bu duruma bir çare aradım, bu konuya hakim bir arkadaşımdan bu bilgiyi edinmiştim. Bu sebeple bunu sizlerle paylaşmak istedim.
( Paylaşan @el4nce )
3) Trophallaxis nedir ? ( Besin alışverişi )
Trophallaxis, gözlemlenen bir sosyal sıvı alışverişi davranışıdır. Birçok sosyal böcekte, kulağakaçanlar, mezarcı böcek, kuşlar ve memeliler,
çoğunlukla ebeveyn bakımı bağlamıdır. Değişen sıvılar, hem içte hem de dışta evrimsel çatışma için savaş alanlarıdır.
Karınca biyolojisi ve davranışına ilişkin tarihsel bakış açılarına ve mevcut bilgilere dayanarak, bu konuda (Trophallaxis) şunları tanımlıyoruz:
başkaları tarafından salgılanan maddenin bir kişi tarafından doğrudan yutulması, salgılanan veya yeniden kusulan madde .
Bu tanım göz önüne alındığında, bir takım hayvanlar alemindeki tuhaf davranışlar bunun formları olarak kabul edilebilir. Karıncalar inanılmaz çeşitlilikte Trophallaxis davranışları gösterirler.
En sık görülen form, regüjitasyonu içerir ve sıvının bir kişiden diğerine ağızdan ağıza geçişidir.
Camponotus Sanctus işçileri arasında stomodeal trophallaxis .
Bu basit değişim, gerçekleştirildiğinde koloniler içinde rutin olarak, zengin ve bilgilendirici bir sadece eksojen besinleri değil, aynı zamanda endojen sinyalleri de ileten sosyal dolaşım sistemi oluşturur.
Bir işçi karınca bir bitkide bulduğu besleyici bir sıvıyı, koloni için yuva arkadaşlarına taşıması gerekir. Bu taşıma işlemine de Pseudotrophallaxis veya sosyal kova yöntemi denir. Pseudotrophallaxis, dışarıdan bir taşımadır.
Trophallaxis, besleme, larva büyümesinin kontrolü, bağışıklık savunması, yuva arkadaşı tanıma gibi bağlamlarda kullanılır.
Stomodeal trophallaxis, donörün ağız bölümlerinden sıvının geri kaçmasını gerektirirken, proktodeal trophallaxis donörün karnının rektal ucundan sıvı atılımını gerektirir.
Vücut üzerinde, çeneler arasında veya alet kullanarak yapılabilir. Tüm Trophallaxis ve Pseudotrophallaxis tüm karınca formları arasında meydana gelebilir.(Yetişkin, larva vs.) Trophallaxis hakkında en çok rapor yetişkinlerden yetişkinlere Trophallaxis ifade eder. Çünkü yetişkinden larvaya veya larvadan yetişkine etkileşimler
gözlemlemek çok daha zor.
( @hasany )
4)Claustral ile Semi Claustral Arasındaki Fark Nedir?
Karıncaların ekolojik başarısı için dağılma ve yeni koloniler kurma yeteneği çok önemlidir. Bununla birlikte kurucu kraliçeler genellikle yalnızdır, bu da yalnız böceklerle aynı tehlikelerle karşı karşıya oldukları anlamına gelir. Koloni kurma davranışları, karıncalar arasında muazzam bir şekilde çeşitlendi ve bu koloni kurma davranış çeşitliliği neredeyse tüm karasal habitatları kolonize etme kapasitelerinin temelini oluşturuyor.
Claustral kuruculuğun temelini oluşturan 2 özellik vardır:
1- Çoğu karınca türü büyük miktarlarda metabolik rezerv depolayabilir.
2- İşçiler, kraliçelerden çok daha küçük olacak şekilde evrimleşmiştir.
Temel fark buradadır. Bu 2 özelliğe sahip olmayan türler claustral kuruculuğu gerçekleştiremezler ve dışarıdan besin almaya muhtaç olurlar. Semi claustral türler metabolik gıda rezervlerinden yoksundurlar. 2. olarak işçileri genelde kraliçenin boyuna oldukça yakındır. Dolayısıyla claustral türlere göre 1 işçinin maliyeti çok daha fazladır. Bu noktada nanitik işçilerden söz etmek gerekir. Nanitik işçiler bu maliyeti minimuma indirmek için üretilen özel bir işçi sınıfıdır.
Buradan yola çıktığımızda 2 strateji var gibi görünür (bu ICF yani bağımsız koloni kurma davranışı için geçerlidir, DCF yani bağımlı koloni kurma davranışı burada göz ardı edilmiştir.) Ya kurucu aşamada dışarıdan besin sağlanacak ve daha gelişmiş işçilerin avantajı söz konusu olacak ya da daha ilk işçiler besin kıtlığı nedeniyle daha küçük yetiştirilecek ama dışarıdan besin aramanın yarattığı tehlikelerden ve risklerden kaçınılmış olacak. Dolayısıyla claustral türler ile semi claustral türleri morfolojik özelliklerine bakarak ayırt edebilir miyiz sorunun cevabı genelde evettir. İşçi boyu kraliçe boyuna yakın olan türlerin semi claustral, işçi boyu kraliçeden çok daha küçük olan türlerin ise claustral olduğunu söylememiz temelde hatalı olmaz.
Burada birkaç örnek vermek gerekirse:
Ponerinae altfamilyasındaki tüm cinsler semi claustraldir. İşçi ile kraliçe boylarına bakacak olursak genelde işçi-kraliçe birbirine çok yakın boylardadır. Hatta hobiciler arasında kraliçe ile işçinin ayrımının yapılmasının en zor olduğu altfamilyadır. İşte kraliçeye büyüklük olarak ne kadar yakınsa işçi, onu yetiştirmek o kadar zordur ve o kadar maliyetlidir. Dolayısıyla da extra besine ihtiyaç duyulur.
( Paylaşan: @Pratensis )
Sevgilerimle
1) Karıncalar Uyur mu?
Bir karınca kolonisini izlediyseniz, muhtemelen etrafta hiçbir şey yapmadan duran karıncaları fark etmişsinizdir. Bu şu soruya yol açar: Karıncalar uyuyor mu?
Pek çok mirmekolog, laboratuvar kolonilerindeki karıncaların belirli bir bölümünün hiçbir şey yapmadan çok fazla zaman harcadıklarını fark etmiştir. Blaine Cole (1986), Leptothorax allardycei'nin işçilerinin zamanlarının % 55'ini dinlenerek geçirdiğini ve bildirmiştir. Nigel Franks'in grubu, yuvadaki Leptothorax acervorum işçilerinin zamanın %72'sinde ve toplayıcıların %15'inde hareketsiz olduğunu ve Temnothorax albipennis işçilerinin küçük gruplarda yaklaşık aynı zaman yüzdesinde hareketsiz olduğunu yazıyor .
Bu bilim adamlarının hiçbiri aslında karıncaların uyuduğunu söyleyecek kadar ileri gitmedi.
2009'da Deby Cassill geleneği bozdu ve karıncalarda belirli dinlenme dönemlerini “uyku” olarak adlandırdı. Ateş karıncalarıyla çalışırken, karıncaları yapay bir yuvada videoya aldı. Üç kraliçe, 30 işçi ve 30 larva ile yapay bir koloni yarattı. Antenlerin duruşunu ve pozisyonunu kontrol ederek, kraliçelerin her şekerleme başına 6 dakika boyunca günde 90 kez uyudukları, oysa işçilerin günde 250 kez, bir seferde yaklaşık bir dakika uyudukları sonucuna vardı.
Kraliçe ateş karıncaları, nispeten uzun, derin uykulara dalarlar ve her gün ortalama dokuz saat boyunca uyuklarlar. Buna karşılık, işçiler sadece yarısı kadar uyurlar ve yüzlerce kısa şekerleme yaparak dinlenirler. Bu dinlenme bölümü, kraliçelerin neden yıllarca yaşadığını, işçi karıncaların ise genellikle sadece aylarca yaşadığını açıklamaya yardımcı olabilir. Ayrıca, koloniyi korumak ve hizmet etmek için herhangi bir zamanda yeterli sayıda işçi karıncanın uyanık olmasını sağlar. İşçilerin çok sayıda ve kısa uykuları, yuvadaki işlerin asla başıboş kalmaması anlamına gelir. İhtiyaç olduğunda her zaman bir işçi bulunur.
İş yavaş olduğunda işçiler daha çok uyur.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. ( Paylaşan: @hasany )
2) Nanitik işçiler ?
Nanitik işçiler, ilk doğan yani birinci nesil dediğimiz işçilerdir, nanitik işçiler diğer nesil işçilere göre daha küçüklerdir. Bu işçilerin işleri diğer nesillerdeki işçilere göre daha çok diğer nesilleri yetiştirmektir. Ayrıca bu durum tüm karıncalar için geçerlidir. Nanitik işçiler pek fazla keşif yapmazlar, daha çok yumurtalar ile ilgilenirler.
Bu sebeple kraliçe karınca bulduğumuz zaman ilk doğacak olan işçilerin nanitik olduğunu bilmeliyiz. Peki bu neden bu kadar önemli? Eğer ikinci nesile geçmemiş bir koloniyi outworld'e ya da bir formikaryuma bağlamak istiyorsanız bu durumu bilmeniz gerekir. Outworld'e yerleştireceğiniz besinleri hiç fark etmeyebilirler. Tabii ki bu ihtimaller dahilinde olan bir şeydir. 1 nesil işçilerde keşif yaparlar fakat diğer nesillere göre daha az yaparlar. Ben bu durumu Tetramorium cinsi kolonimde tecrübe etmiştim, bir keresinde daha 7-8 işçiye sahip tetramorium kolonimi outworld'e bağlamak istemiştim fakat işçilerin outworld'e yerleştirdiğim besini fark etmediklerini gözlemledim ve bu duruma bir çare aradım, bu konuya hakim bir arkadaşımdan bu bilgiyi edinmiştim. Bu sebeple bunu sizlerle paylaşmak istedim.
( Paylaşan @el4nce )
3) Trophallaxis nedir ? ( Besin alışverişi )
Trophallaxis, gözlemlenen bir sosyal sıvı alışverişi davranışıdır. Birçok sosyal böcekte, kulağakaçanlar, mezarcı böcek, kuşlar ve memeliler,
çoğunlukla ebeveyn bakımı bağlamıdır. Değişen sıvılar, hem içte hem de dışta evrimsel çatışma için savaş alanlarıdır.
Karınca biyolojisi ve davranışına ilişkin tarihsel bakış açılarına ve mevcut bilgilere dayanarak, bu konuda (Trophallaxis) şunları tanımlıyoruz:
başkaları tarafından salgılanan maddenin bir kişi tarafından doğrudan yutulması, salgılanan veya yeniden kusulan madde .
Bu tanım göz önüne alındığında, bir takım hayvanlar alemindeki tuhaf davranışlar bunun formları olarak kabul edilebilir. Karıncalar inanılmaz çeşitlilikte Trophallaxis davranışları gösterirler.
En sık görülen form, regüjitasyonu içerir ve sıvının bir kişiden diğerine ağızdan ağıza geçişidir.
Camponotus Sanctus işçileri arasında stomodeal trophallaxis .
Bu basit değişim, gerçekleştirildiğinde koloniler içinde rutin olarak, zengin ve bilgilendirici bir sadece eksojen besinleri değil, aynı zamanda endojen sinyalleri de ileten sosyal dolaşım sistemi oluşturur.
Bir işçi karınca bir bitkide bulduğu besleyici bir sıvıyı, koloni için yuva arkadaşlarına taşıması gerekir. Bu taşıma işlemine de Pseudotrophallaxis veya sosyal kova yöntemi denir. Pseudotrophallaxis, dışarıdan bir taşımadır.
Trophallaxis, besleme, larva büyümesinin kontrolü, bağışıklık savunması, yuva arkadaşı tanıma gibi bağlamlarda kullanılır.
Stomodeal trophallaxis, donörün ağız bölümlerinden sıvının geri kaçmasını gerektirirken, proktodeal trophallaxis donörün karnının rektal ucundan sıvı atılımını gerektirir.
Vücut üzerinde, çeneler arasında veya alet kullanarak yapılabilir. Tüm Trophallaxis ve Pseudotrophallaxis tüm karınca formları arasında meydana gelebilir.(Yetişkin, larva vs.) Trophallaxis hakkında en çok rapor yetişkinlerden yetişkinlere Trophallaxis ifade eder. Çünkü yetişkinden larvaya veya larvadan yetişkine etkileşimler
gözlemlemek çok daha zor.
( @hasany )
4)Claustral ile Semi Claustral Arasındaki Fark Nedir?
Karıncaların ekolojik başarısı için dağılma ve yeni koloniler kurma yeteneği çok önemlidir. Bununla birlikte kurucu kraliçeler genellikle yalnızdır, bu da yalnız böceklerle aynı tehlikelerle karşı karşıya oldukları anlamına gelir. Koloni kurma davranışları, karıncalar arasında muazzam bir şekilde çeşitlendi ve bu koloni kurma davranış çeşitliliği neredeyse tüm karasal habitatları kolonize etme kapasitelerinin temelini oluşturuyor.
Claustral kuruculuğun temelini oluşturan 2 özellik vardır:
1- Çoğu karınca türü büyük miktarlarda metabolik rezerv depolayabilir.
2- İşçiler, kraliçelerden çok daha küçük olacak şekilde evrimleşmiştir.
Temel fark buradadır. Bu 2 özelliğe sahip olmayan türler claustral kuruculuğu gerçekleştiremezler ve dışarıdan besin almaya muhtaç olurlar. Semi claustral türler metabolik gıda rezervlerinden yoksundurlar. 2. olarak işçileri genelde kraliçenin boyuna oldukça yakındır. Dolayısıyla claustral türlere göre 1 işçinin maliyeti çok daha fazladır. Bu noktada nanitik işçilerden söz etmek gerekir. Nanitik işçiler bu maliyeti minimuma indirmek için üretilen özel bir işçi sınıfıdır.
Buradan yola çıktığımızda 2 strateji var gibi görünür (bu ICF yani bağımsız koloni kurma davranışı için geçerlidir, DCF yani bağımlı koloni kurma davranışı burada göz ardı edilmiştir.) Ya kurucu aşamada dışarıdan besin sağlanacak ve daha gelişmiş işçilerin avantajı söz konusu olacak ya da daha ilk işçiler besin kıtlığı nedeniyle daha küçük yetiştirilecek ama dışarıdan besin aramanın yarattığı tehlikelerden ve risklerden kaçınılmış olacak. Dolayısıyla claustral türler ile semi claustral türleri morfolojik özelliklerine bakarak ayırt edebilir miyiz sorunun cevabı genelde evettir. İşçi boyu kraliçe boyuna yakın olan türlerin semi claustral, işçi boyu kraliçeden çok daha küçük olan türlerin ise claustral olduğunu söylememiz temelde hatalı olmaz.
Burada birkaç örnek vermek gerekirse:
Ponerinae altfamilyasındaki tüm cinsler semi claustraldir. İşçi ile kraliçe boylarına bakacak olursak genelde işçi-kraliçe birbirine çok yakın boylardadır. Hatta hobiciler arasında kraliçe ile işçinin ayrımının yapılmasının en zor olduğu altfamilyadır. İşte kraliçeye büyüklük olarak ne kadar yakınsa işçi, onu yetiştirmek o kadar zordur ve o kadar maliyetlidir. Dolayısıyla da extra besine ihtiyaç duyulur.
( Paylaşan: @Pratensis )
Son düzenleme:
