- Katılım
- 9 Haz 2025
- Mesajlar
- 2
- Tepkime puanı
- 5
Esenlikler.
Bundan aşığı yukarı bir buçuk ay gibi bir vakit evvel, banyomda tesadüfen bir isopod buldum. Bahçeye yakın, ufak bir apartman dairesinde yaşıyorum, bundan mütevellit, ara sıra böcekler üşüşüyor evime.

Bu, bebeğimi bulduğum ilk gün. Doğrusu, onu almamın tek nedeni erkek arkadaşımın saflaştırma deneyi hakkında pek hevesli olmasıydı. Götürüp öylece verecektim, hatta ilk zamanlar ondan tiksiniyordum bile. Dokunmak bir yana dursun sadece sırtına bakabiliyordum. Yine de biraz olsun tatlıydı kerata. Ona İsolde ismini verdim.

Ne yapmam gerektiği hakkında pek fikrim yoktu ve araştırmak için gece fazla geçti. Ben de ona öylece bir dilim elma verdim. Elbette, dişlerinin bu dilim için ne kadar ufarak ve güçsüz olduğunu bilmiyordum. Ona plastik bir kavanozdan minik bir ev yaptım. İçine taş, biraz yaprak, dal ve çiçek koydum. Mutlu muydu emin değilim, kendini devamlı toprağa gömüyordu. Belki de onu fazla rahatsız etmiştim ve strese girmişti. (Havuç pek de iyi bir fikir değilmiş, elmadan da sertti.)

Bir ya da iki gün sonra, banyomda bir isopod daha buldum ve onu da minik yuvaya aldım. İkisinin devamlı yan yana olması, bana oldukça keyif veren bir şeydi. Epey doğal bir durum, nitekim sürü halinde yaşayan canlılar bunlar. Yine de sevimliler ve birbirlerini sevdiklerini düşünmek beni mutlu ediyor. Diğerine de Bellatrix adını koydum.

Onlar için daha rahat ve geniş bir yuva hazırladım birkaç gün sonra. Birkaç taş, biraz daha yaprak, biraz ağaç kabuğu, öğütülmüş yumurta kabuğu ve daha doğru besinler... Salatalık gibi. Ara ara spreyle topraklarının nemli kalmasını sağladım ve mümkün mertebe ışıktan uzak tuttum. Değil flaş, kapağı açınca üstlerine vuran güneş ışından kaçacak yer arıyor ve kendilerini taşların altına sıkıştırıyorlar.
Birkaç gün sonra, minik yuva biraz daha kalabalıklaştı. Çiftleştiler mi yoksa birinin (ya da ikisinin de) yumurtaları zaten var mıydı bilmiyorum lakin bildiğim bir şey var, o da bu bebeklerin gün geçtikçe daha da tatlı olduğu. Fazla fotoğraf çekmedim, kameram pek de iyi sayılmaz ve henüz bir lense sahip değilim. Elimde şu an birkaç güncel fotoğraf var.

Bu haylazlar o kadar fazlalar ki kaç tane olduklarını sayamıyorum bile. Fotoğrafta göründüklerinden daha da küçükler.

İsolde, Bellatrix'ten daha koyu ve sırtı daha şişkin. Onun dişi olduğunu düşünüyorum. Gün geçtikçe daha da koyulaşıyor, geçen günlerde ilk defa (en azından benim gördüğüm kadarıyla ilk defa) kabuk döktü. Erkek arkadaşımın sözünü ettiği saflaştırma deneyini düşünmüyor değilim. Yine de bunun için henüz erken. Kompleks duygulara sahip olmayan böcekler olsalar dahi, bir arada güvende hissettiklerinden ötürü İsolde'yi henüz sürüden ayırmak istemiyorum.
Bundan aşığı yukarı bir buçuk ay gibi bir vakit evvel, banyomda tesadüfen bir isopod buldum. Bahçeye yakın, ufak bir apartman dairesinde yaşıyorum, bundan mütevellit, ara sıra böcekler üşüşüyor evime.

Bu, bebeğimi bulduğum ilk gün. Doğrusu, onu almamın tek nedeni erkek arkadaşımın saflaştırma deneyi hakkında pek hevesli olmasıydı. Götürüp öylece verecektim, hatta ilk zamanlar ondan tiksiniyordum bile. Dokunmak bir yana dursun sadece sırtına bakabiliyordum. Yine de biraz olsun tatlıydı kerata. Ona İsolde ismini verdim.

Ne yapmam gerektiği hakkında pek fikrim yoktu ve araştırmak için gece fazla geçti. Ben de ona öylece bir dilim elma verdim. Elbette, dişlerinin bu dilim için ne kadar ufarak ve güçsüz olduğunu bilmiyordum. Ona plastik bir kavanozdan minik bir ev yaptım. İçine taş, biraz yaprak, dal ve çiçek koydum. Mutlu muydu emin değilim, kendini devamlı toprağa gömüyordu. Belki de onu fazla rahatsız etmiştim ve strese girmişti. (Havuç pek de iyi bir fikir değilmiş, elmadan da sertti.)

Bir ya da iki gün sonra, banyomda bir isopod daha buldum ve onu da minik yuvaya aldım. İkisinin devamlı yan yana olması, bana oldukça keyif veren bir şeydi. Epey doğal bir durum, nitekim sürü halinde yaşayan canlılar bunlar. Yine de sevimliler ve birbirlerini sevdiklerini düşünmek beni mutlu ediyor. Diğerine de Bellatrix adını koydum.

Onlar için daha rahat ve geniş bir yuva hazırladım birkaç gün sonra. Birkaç taş, biraz daha yaprak, biraz ağaç kabuğu, öğütülmüş yumurta kabuğu ve daha doğru besinler... Salatalık gibi. Ara ara spreyle topraklarının nemli kalmasını sağladım ve mümkün mertebe ışıktan uzak tuttum. Değil flaş, kapağı açınca üstlerine vuran güneş ışından kaçacak yer arıyor ve kendilerini taşların altına sıkıştırıyorlar.
Birkaç gün sonra, minik yuva biraz daha kalabalıklaştı. Çiftleştiler mi yoksa birinin (ya da ikisinin de) yumurtaları zaten var mıydı bilmiyorum lakin bildiğim bir şey var, o da bu bebeklerin gün geçtikçe daha da tatlı olduğu. Fazla fotoğraf çekmedim, kameram pek de iyi sayılmaz ve henüz bir lense sahip değilim. Elimde şu an birkaç güncel fotoğraf var.

Bu haylazlar o kadar fazlalar ki kaç tane olduklarını sayamıyorum bile. Fotoğrafta göründüklerinden daha da küçükler.

İsolde, Bellatrix'ten daha koyu ve sırtı daha şişkin. Onun dişi olduğunu düşünüyorum. Gün geçtikçe daha da koyulaşıyor, geçen günlerde ilk defa (en azından benim gördüğüm kadarıyla ilk defa) kabuk döktü. Erkek arkadaşımın sözünü ettiği saflaştırma deneyini düşünmüyor değilim. Yine de bunun için henüz erken. Kompleks duygulara sahip olmayan böcekler olsalar dahi, bir arada güvende hissettiklerinden ötürü İsolde'yi henüz sürüden ayırmak istemiyorum.
Son düzenleme: