Karıncaların Genel Morfolojisi

Arkadaşlar, hepinize selamlar.
Bu rehberi, karınca morfolojisini daha da detaylandırmak istediğim için yazdım ve elimden geleni yaptım. Umarım bir kişiye bile bir şeyler kazandırabilirim. İyi okumalar, iyi hobiler dilerim!



Ant_Anatomy_480x480.png1746214342823.png


1.Giriş

Karıncalar, Formicidae familyasına ve Hymenoptera takımına ait, yüksek derecede başarılı eusosyal böceklerdir. Tahmini 22.000 türden 13.800'den fazlasının sınıflandırılmasıyla, karıncalar tür çeşitliliği açısından dikkat çekici ve ekolojik sistemlerde önemli roller oynayan canlılardır. Karıncaların karmaşık sosyal davranışlarını, ekolojik adaptasyonlarını ve evrimsel başarılarını anlamak için morfolojilerini incelemek büyük bir önem taşıyor. Bu rehberin amacı, karınca morfolojisine dair Karıncaçiftliğim forum üyelerine detaylı bir genel bakış kazandırmaktır. Bu rehber, dış ve iç yapıları, kast ve türler arasındaki morfolojik farklılıkları, vücut parçalarının işlevlerini, dış iskeleti ve iletişimde rol oynayan yapıları kapsıyor. Karıncaların bu kadar çeşitli ortamlarda nasıl hayatta kaldıklarını ve karmaşık sosyal yapılar oluşturduklarını anlamak için morfolojik özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir.

2. Karıncaların Dış Morfolojisi:

Tüm böcekler gibi, karıncaların temel vücut planı da üç ana bölümden oluşuyor: baş, göğüs (thorax veya mezosoma olarak da bilinir) ve karın (abdomen,metasoma veya gaster olarak da adlandırılır).

2.1 Baş:

Karıncanın başı, temel duyusal organları ve ağız yapısını barındırır. Şimdi gelin bunları parça parça inceleyelim

Antenler:

Karıncaların başı üzerinde 2 adet yer alan çift segmentli anten vardır bunlar temel duyusal organlarıdır. Her bir anten, baş kapsülüne bağlanan bir bazal segment olan skap (scape), ikinci segment olan pedisel ve çok sayıda küçük segmentten oluşan flagellumdan meydana geliyor. Antenler hareketli yapılar olup, karıncaların nesneleri incelemek için ileriye doğru uzatmasına veya dövüş sırasında vücutlarına doğru katlamasına olanak tanıyor. Antenler, koku (olfaktor reseptörler), dokunma (taktil reseptörler), feromonlar ve diğer kimyasal sinyallerin algılanması gibi çeşitli duyusal işlevlere sahiptir. Ayrıca yuva kardeşlerini tanımada ve düşmanları tespit etmede de rol oynar. Bazı böceklerde olduğu gibi, karıncalar da antenlerini ses, nem ve rüzgar hızı değişikliklerini algılamak için kullanabilirler. Yapılan araştırmalar, karınca antenlerinin sadece bilgi almakla kalmayıp aynı zamanda sosyal sinyalleri iletmek için de kullanıldığını, yani iki yönlü bir iletişim aracı olduğunu göstermiştir. Antenler üzerindeki kütiküler hidrokarbonlar, yuva kimliği hakkında bilgi sağlar. Bazı karınca türlerinde ise antenlerin manyetoresepsiyonda rol oynadığı düşünülmektedir. Antenler sadece pasif alıcılar değil, aynı zamanda aktif iletişim araçları olarak da işlev görürler. Bu yüzden hayati öneme sahiptirler diyebiliriz.

Gözler:

Karıncalarda iki tür göz bulunuyor: bileşik gözler ve ocelli. Bileşik gözler, çok sayıda küçük lensten (ommatidia) oluşuyor ve mozaik benzeri bir görüntü ile geniş bir görüş alanı sunuyor. Bu gözler, hareket ve ışık yoğunluğundaki değişiklikleri tespit etmede etkililer. Türler ve kastlar arasında görsel keskinlik farklılık gösterir; işçi karıncaların gözleri genellikle kraliçe ve erkeklere göre daha küçüktür ve daha az ommatidiaya sahiptir. Ommatidia sayısı türlere göre büyük ölçüde değişebilir (altıdan azdan 25.000'den fazlaya kadar). Bileşik gözlerin dorsal kenar bölgesinde, navigasyon için kullanılan polarize gökyüzü ışığını tespit eden özel fotoreseptörler bulunuyor. Ocelli ise başın üst kısmında yer alan küçük, basit gözlerdir (tipik olarak üç adet) ve detaylı görüntüler oluşturmaktan ziyade ışık yoğunluğunu ve değişikliklerini algılamak için kullanılırlar. Ocelli, özellikle uçan karıncalarda (kraliçeler ve erkekler) yönlendirme, navigasyon ve uçuş stabilizasyonunda rol oynar ve işçilerde bulunmayabilir veya sayıları azalmış olabilir, bazı türlerin majorlerinde ve askerlerinde de bulunabilir. Karınca görüşü, farklı yaşam tarzlarına ve görevlere uyum sağlayacak şekilde özelleşmiştir.

Ocelli_2WQ.jpg

Ağız:

Karıncaların ağzı, çeşitli parçalardan oluşuyor. En büyük parça, genişçe açılabilen veya sıkıca kapanabilen mandibulalardır. Mandibula, yiyecek taşımak, yuva kazmak, dövüşmek, kesmek, kavramak gibi çok çeşitli görevler için kullanılıyor. Farklı karınca türlerinde, beslenme alışkanlıklarını ve ekolojik rollerini yansıtan önemli ölçüde mandibula morfolojisi ve işlev çeşitliliği bulunur (örneğin, kapan çeneli karıncalar, tohum öğütücüler, odun delici karıncalar). Mandibula üzerinde avı kavramaya yardımcı olan özel dişler ve kıllar bulunabilir. Mandibula hareketlerinin gücü ve hızı, mandibula kapatıcı kaslarının yapısı ve fizyolojisi ile doğrudan ilişkilidir. İşçi alt kastları (örneğin, küçük ve büyük işçiler/askerler) arasında görev uzmanlaşmasına bağlı olarak mandibula morfolojisinde farklılıklar görülebilir. Mandibula kütikülünde çinko ve bakır gibi metallerin bulunması, sertlik ve dayanıklılığa katkıda bulunuyor. Ağzın yakınında, yiyecekleri tatmak için kullanılan küçük bir çift dokunaç(maxillary palps) bulunur. Karıncaların ayrıca esnek bir dili vardır; bu dil üzerinde yiyecek sindirim sistemine gider ve özel bir organ tarafından sindirilemeyen atıklardan filtrelenir. Ağız parçaları arasında ayrıca yiyeceklerin işlenmesinde ve tutulmasında rol oynayan maksilla ve labial gibi yapılar da bulunur.
2-ant-head-nicolas-reusens.jpg

Nicolas Reusens

2.2. Thorax(mezosoma):

Göğüs, vücudun orta bölümüdür ve altı bacağın bağlandığı yerdir. Uçan kastlarda (kraliçeler ve erkekler), kanatlar da göğüse bağlıdır. Karıncalarda göğüs, propodeumu (ilk karın segmenti) da içerir ve bu segment göğüsle kaynaşarak alitrunk veya mezosomayı oluşturuyor. Göğüs üzerinde, solunum sisteminin dış açıklıkları olan spiraküller bulunuyor. İşçi karıncalarda, başı ve mandibulayı hareket ettiren güçlü boyun kaslarına yer sağlayan genişlemiş bir boyun bulunuyor. Kraliçeler ve işçiler arasındaki göğüs yapısı farklılıkları, uçma yeteneği ve koloni kurma stratejileriyle ilişkilidir.

Bacaklar:

Karıncaların altı bacağı var ve bu bacaklar göğüse üç çift halinde bağlanıyor. Her bir bacak, coxadan, trochanterden, femurdan, tibiadan, tarsustan (türlere göre değişen sayıda segment içerir) ve ucunda tutunmaya yarayan pençelerden (tarsi) oluşuyor. Bacaklar, yürüme, koşma, tırmanma, kazma, taşıma ve hatta duyusal algılama gibi çeşitli işlevlere uyum sağlamıştır. Tarsus üzerinde farklı yüzeylere tutunmaya yardımcı olan duyusal kıllar ve nemli pedler bulunur. Bazı türlerde, kazma (kapan çeneli karıncalar) veya yaprak taşıma (yaprak kesen karıncalar) gibi özel görevler için özelleşmiş bacaklar bulunuyor. Karınca bacaklarının segmentli yapısı, karmaşık arazilerde hareket etme esnekliği sağlıyor.
9d8fd8866ae742a2b1dc8a9394f4d638.jpg

B.Cabrera

Kanatlar:

Kanatlar tipik olarak sadece üreme kastlarında (kraliçeler ve erkekler) çiftleşme uçuşları (uçuş dönemi) için bulunuyor. Karıncalarda genellikle göğüse bağlı iki çift kanat bulunur ve ön kanatlar arka kanatlardan daha büyüktür. Kraliçeler, çiftleştikten sonra yeni bir koloni kurmak için kanatlarını dökerler (dealate). Uçuş döneminin amacı, farklı kolonilerden bireyler arasında çiftleşmeyi sağlayarak genetik çeşitliliği artırmak ve yeni kolonilerin kurulmasını sağlamaktır. İşçi karıncalar tipik olarak kanatsızdır. Kanatlar sadece üreme ve yayılma amacına hizmet eder, bu da işçilerin koloni bakımına, üremeninse üreme bireylerine odaklandığı iş bölümünü vurgular.

Kanat_1WQ.jpg
Antweb

Pronotum:

Başın hemen ardında yer alır ve sırta bağlanan ilk segmenttir. Hem koruyucu hem de bağlantı görevi görür. Hemen arkasında yer alan Mesonotum, pronotumdan sonra gelen ikinci sırt plakasıdır ve kanatlı formlarda önemli bir kas bağlantı noktasıdır.

Mesonotum spiracle:

Karıncanın solunum sistemine ait bir yapıdır. Bu küçük delikler sayesinde gaz alışverişi sağlanır. Yetişkin karıncaların her iki yanında genellikle 9 veya 10 spiracle bulunur. Bunlar, vücudun dışıyla iç solunum sistemi arasındaki geçitlerdir.

Anepisternum:

Propodeum hariç olmak üzere, gerçek thorax bölgesinin yan tarafını oluşturan sert kitin plakalarından biridir. Katepisternum ise bu bölgenin alt tarafında yer alır ve benzer şekilde thoraxın lateral yüzeyini oluşturur.

Karıncalarda gövdenin toraks ve abdomen arasında yer alan geçiş bölgesi olan Propodeum, teknik olarak ilk abdominal segmentin sırt plakasıdır. Ancak, toraksla kaynaşmış durumdadır ve bu nedenle mesozomun bir parçası gibi görünür. Bu yapı, karıncanın duruşu ve hareketi üzerinde büyük etkiye sahiptir.

Propodeal spiracle:

Propodeumun yan tarafında yer alır. Bu, morfolojik olarak ilk abdominal spiracledir. Türler arasında boyutu, şekli ve konumu değişebilir ve bu nedenle taksonomik açıdan önemlidir.

Son olarak, karıncaların neredeyse tamamında bulunan Metapleural gland, metathoraxın yan tarafında, propodeumun altında konumlanmıştır. Bu bez, karıncaların mikrobiyal tehditlere karşı savunmasında hayati rol oynayan kimyasallar salgılar.
Karıncalara özgü bir özellik ise, göğüs ve karın bölgelerini birbirine bağlayan petiolenin yanında postpetiole yapısının bulunmasıdır.

Petiole:
Petiole gövde ve karın arasında ince bir bağlantı görevi görür bu dar bağlantı sayesinde karıncalar, karınlarını yukarı, aşağı, sağa ve sola çevirebilir. Özellikle savunma ve iletişim gibi hareketlerde bu esneklik oldukça kritiktir. Vücut segmentleri arasındaki sinir ve kas bağlantıları petioleden geçer. Bu bölge abdomen içindeki organlara(örneğin sindirim sistemi, üreme organları) sinyal iletimini sağlar.

Postpetiole: postpetiole abdomenin tam serbest hareketliliğini sağlar. Bu özellikle iğneli türlerde(örneğin Crematogaster)zehri hedefe daha isabetli uygulamalarına yardımcı olur. Bazı türlerde postpetiole yüzeyinde kimyasal bezler bulundurabilir(örneğin alarm feromonu salgılayan yapılar)bu da iletişim ve savunma için önemlidir.

2.3. Abdomen(Metasoma veya Gaster):

Abdomen, karıncanın vücudunun arka kısmıdır ve hayati organları ve üreme parçalarını içerir. Abdomen, esnek doku ile birbirine bağlı bir dizi segmentten oluşuyor ve bu da genişlemeye olanak tanıyor. Göğüs ile gasteri birbirine bağlayan sap (ve varsa postpetiole) bulunur. Anüs, abdomenin ucunda yer alır. Bazı türlerde, zehir enjekte etmek için kullanılan bir iğne (çoğunlukla dişi karıncalarda) bulunur. Bazı alt familyalarda (örneğin, Formicinae), savunma için formik asit salgılamak üzere kullanılan bir asit gözenek (acidopore) bulunur. Abdomende ayrıca zehir bezleri, Dufour bezi ve iletişim bezleri (feromon üreten bezler) dahil olmak üzere çeşitli bezler bulunuyor. Karın bölgesi, karıncanın hayatta kalması ve sosyal etkileşimleri için kritik öneme sahip temel organ sistemlerini ve savunma/iletişim yapılarını barındıran çok işlevli bir bölgedir. Bazı türlerin abdomenlerini havaya kaldırdığını görebilirsiniz.

Sosyal mide:

Yiyeceklerin depolandığı midedir ve trophallaxis için kullanılır. Sindirim için kullanılmaz ama karınca isterse buradaki besinleri gerçek mideye aktarabilir.

Gerçek mide:

Sindirimin başladığı yerdir. Burada sindirilen besinler doğrudan kana aktarılır, kaslı bir yapıya sahiptir ve sindirim enzimleri üretebilir.

Dufour bezi:

Dufour bezi bazı zarkanatlı böceklerde bulunur. Abdominal bölgede bulunan bir salgı bezidir ve genellikle yumurtlama borusuna yada anüse yakın bir yerde bulunur. Feromonlar buradan salgılanır. Dufour bezinin işlevi türden türe büyük farklılar gösterebilir ama çoğunlukla feromon üretimi ile yakından ilişkilidir.

Tergite:

Tergit, bir vücut segmentinin üst kısmındaki sert plakadır. Genellikle düz ya da kavisli bir levha şeklinde görülür; ancak bazı segmentlerde özel yapılara dönüşebilir veya bölümlere ayrılabilir. Karşılaştırmalı morfoloji açısından bakıldığında, her segmentte bir tergit bulunur. Özellikle thorax bölgesinde, atalara ait üç dorsal plaka bulunur ve bunlar "notum" olarak adlandırılır. Abdomende de bu tergitlere rastlayabiliriz.

İğne:

(Stinger), özellikle Myrmicinae ve Ponerinae gibi altfamilyalara ait karıncalarda bulunur. Yumurtlama borusunun evrimleşmiş bir yapısıdır ve zehir bezine bağlıdır. Karınca, bu iğneyi düşmanlarını sokmak ve zehir enjekte etmek için kullanır. Fiziksel temas gerektirir; yani karınca düşmanı doğrudan sokmalıdır. Bazı türlerin sokmaları oldukça acı verici olabilir.



Acidopore:

Yalnızca Formicinae alt familyasına özgü bir yapıdır. Karıncanın abdomeninin ucunda yer alan, genellikle kıllı bir açıklıktır. Bu yapı iğnenin evrimsel olarak kaybolduğu türlerde bulunur ve onun yerine geçmiştir. Acidopore sayesinde karınca, özellikle formik asit gibi kimyasalları püskürterek savunma yapar. Fiziksel temas gerektirmez; karınca hedefe doğru kimyasal sıvıyı fışkırtabilir.
Özetle, iğne zehir enjekte etmeye yarayan fiziksel bir silah iken, acidopore kimyasal püskürtmeye yarayan bir savunma sistemidir ve sadece bazı karınca gruplarında bulunur.
myrmecocystus_honeypot_ant_formicine_acidopore.jpg


Son:

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir sorunuz veya eklemek istediğiniz bir şey olursa aşağıya yazmayı unutmayın. Bu konu hakkında her türlü bilgiye ve fikre açığım. Hepinize iyi hobiler dilerim, Karınca Çiftliği ahalisi!
Görsellerin tek tek bulunması ve genel bilgi düzenlemesi için @Ares 'e teşekkür ederim.


Kaynakça:

https://canada-ant-colony.com/blogs/articles/ant-anatomy?hl=tr-TR
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

el4nce

Süper Koloni
Moderatör
Yardımsever
İlklerden
Forum Delisi
Deneyimli Hobici
Tespit Uzmanı
Rehberkolik
Üye
Katılım
11 Ocak 2022
Mesajlar
2,151
Çözümler
217
Tepkime puanı
3,013
Uzun uğraşın sonunda işte güzel bir yazı, tebrik ederim. 😇👍🏻
 
Üst